Bu yazı bize insanlaşma ve uygarlaşma yolunu açan, akıl almaz zorluklarla kurulmuş ve bu coğrafyada Atatürk’ün dehâsıyla mümkün olan demokrasiye ve Cumhuriyet’e, ve bütün dünyada daima uygulanıp korunması şart olan bilim ile bilimsel eğitime naçizane bir saygı ifâdesidir.
Orta çağ idareciliği sonlandırılıp, hür düşünce ve ifâdenin, bireyselliğin, modernitenin, endüstrinin, teknolojinin ve insanı insan yapan gereksinimlerin ve uygulamaların, yaşadığımız coğrafyaya tanıtıldığı ve kurulduğu Cumhuriyet’in 101. yılında, Atatürk’e ve Cumhuriyet’in ülkemizde kurulmasında emeği geçen kahramanlara sonsuz teşekkür ile birlikte, uygarlığın hepimizce iyi ve doğru öğrenilip, anlaşılıp korunması ve daima ilerletilmesinin, hepimizin tek tek görevi ve ihtiyacı olduğu gerçeğini kendimize ve birbirimize hatırlatmak da kutlu bir uğraştır. Uygarlığın ve onu oluşturan tüm unsurların daima korunmasıyla birlikte aynı zamanda ilerletilmesi, insanlığın en önemli ihtiyacıdır. Çünkü uygarlık olmadan, vahşi doğadaki diğer hayvan türlerinden yalnızca biri olmaktan öteye geçemez ve kendimizi tamamen doğanın kaotik yapısına teslim etmiş olur ve ilkelleşiriz. Antik Yunan medeniyeti zamanlarından beri binlerce yıldır süregelen emekler, yapılan sayısız fedakarlıklar ve karşılaşılan inanılmaz zorluklar...Bilimde, felsefede, teknolojide, endüstrileşmede, kabilecilikten toplumlaşmaya giden evrimde, takvimde, kurumsal kültürde, ortak aklın önemini anlamada, bireye saygıda ve medeniyeti oluşturan daha birçok yaşamsal önem arz eden unsur ve konuda, insanlığın tarih boyunca karşılaştığı zorluklar sayısız ve eziyet dolu olmasına, hatta birçok defalar durgunluğa ve hatta yıkıma uğramasına rağmen, yine de görüldüğü üzere sonuç başarı olmuştur. Doğal ihtiyaçlarımızı reddetmeyeceğimiz gerçeği her zorlukta kendini hatırlatır. Realitenin ve yaşamın acımasızlığına, şuursuz umursamazlığına, spontan ve kaotik karakterine, ve vahşetine karşı, elimizdeki tek tercih edilebilecek ve tek güzel yaşam ve varoluş biçimi olan uygarlığı ve bunu oluşturan, olmazsa olmaz birçok unsurdan ikisi olan demokrasiyi ve Cumhuriyet’i ne kadar iyi ve doğru anlayıp sahip çıkar ve ilerletirsek, ne kadar katkıda bulunabilirsek, sonuçlar da yaşam koşulları ve kalitesi, düşünce kalitesi ve imkânlar, ve yeni olasılıklarla inovasyon açısından o denli ilerleme, gelişme, mutlulukta ve ferahlıkta artış olacaktır. Atatürk’ümüzün bizlere tanıttığı özgürlük ve bağımsızlık ile, hür düşünce, hür ifâde, bireyin önemi ve halkın yönetimi, yaşamlarımızdaki bütün güzellikleri olası yapan unsurlar arasındadır. Daha güzel bir mîras olabilir mi? Medeniyeti kurmaktan ve daima ilerletmek üzere birlikte mutlulukla ve azimle çalışmaktan daha yapıcı, daha yaratıcı ve daha kutlu bir uğraş olabilir mi?
Bu yoldan asla şaşmamak, Cumhuriyet’e ve bütün değerlerine, bütün meyvelerine daima sahip çıkmak ve ilerleterek devam ettirmek ümidiyle, 101. yılımız kutlu olsun.